Londra Antlaşması (30 Mayıs 1913)
Karada ve denizlerdeki bu başarısızlıklar üzerine Osmanlı Devleti, savaşın durdurulmasını istemeye başladı. Ancak buna olumlu cevap, Bulgarların Çatalca'ya yaptıkları saldırıda yenilmelerinden sonra geldi. 28 Kasım 1912'de Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasında Çatalca'da görüşmeler başladı. 3 Aralık 1912'de ateşkes antlaşması imzalandı. Yanya ve İşkodra savunmaları sürdüğünden Yunanistan ile Karadağ bu antlaşmaya katılmadılar. Sadece Bulgarlar ile gerçekleştirilen bu antlaşmaya göre Osmanlı Devleti, Bulgarların kuşatması altında bulunan Edirne'ye yardım göndermeyecek ve barış andlaşması Londra'da toplanacak bir konferansta yapılacaktı.
Balkan bunalımına çözüm yolu bulmak ve barışı sağlamak amacıyla görüşmeler yapmak üzere, 17 Aralık 1912'de Londra'da devletlerarası "Büyükelçiler Konferansı" toplandı.
Londra Konferansı çalışmalara başladıktan sonra, bazı güçlükler ortaya çıktı. Yunanistan Ege adalarından, Karadağ İşkodra'dan, Bulgaristan Edirne'den çekilmek istemiyordu. Osmanlı Devleti de Ege adaları ile Edirne'den vazgeçmeye yanaşmıyordu. Diğer taraftan Rusya ile Avusturya arasındaki gerginlik giderilemiyordu. Bu arada Rusya, Kafkasya'ya asker yığmaya ve Anadolu'yu tehdit etmeye başladı. Ancak Almanya'nın baskısı üzerine gerilemek zorunda kaldı. Balkan devletleri, Tekirdağ'dan Midye'ye uzanan hattın kendilerine bırakılmasında ısrar ediyorlardı[10]. Adalar ve Edirne yüzünden Londra Barış Konferansı 6 Ocak 1913 günü kesildi. O günkü oturumda Türk delegeleri, Türkiye'nin Girit adası üzerindeki bütün haklarından vazgeçebileceğini bildirmişler, ancak bunu, öteki Ege adalarının Türkiye'de kalması şartına bağlamışlardı[11].
Bunun üzerine büyük devletlerin Osmanlı Devleti üzerindeki diplomatik baskıları arttı. 17 Ocak 1913'de Osmanlı Devleti'ne ortak bir nota vererek, Edirne'nin Bulgarlara verilmesini, Ege adalarının geleceğinin tayin edilmesinin kendilerine bırakılmasını istediler. İttihat ve Terakki hükûmeti bu notayı reddetti. Bunun üzerine, 3 Şubat 1913'de savaş yeniden başladı. Bu defa da başarı sağlanamadı. İşkodra Karadağlıların, Yanya Yunanlıların, Edirne de Bulgarların eline geçti. Bu durum karşısında Osmanlı Devleti'nin barış görüşmelerine yeniden başlanması isteği üzerine, Balkan devletleri ile Osmanlı Devleti arasında, 30 Mayıs 1913'de, "Londra Barış Antlaşması" imzalandı. Buna göre[12]:
1- Osmanlı Devleti'nin batı sınırı Midye-Enez hattı olacaktı.
2- Osmanlı Devleti, Arnavutluk ile Ege adalarının geleceğinin belirlenmesini büyük devletlere bırakacaktı.
3- Yunanistan; Selanik, Güney Makedonya ve Girit'i alacaktı.
4- Bulgaristan; Kavala, Dedeağaç ile birlikte, bütün Trakya'yı sınırları içerisine katacaktı.
5- Sırbistan, Orta ve Kuzey Makedonya'ya sahip olacaktı.
Londra Barış Antlaşması Girit meselesini kesin bir çözüme bağlamıştı. Osmanlı Devleti bu ada üzerindeki bütün egemenlik haklarından kesinlikle vazgeçiyordu. 14 Aralık 1913 günü Yunan Kralı, Girit adasına Yunan bayrağını çekti ve adanın Yunanistan'a katıldığını dünyaya ilan etti